4 Ocak 2023
MİRASIN HÜKMEN REDDİ
Mirasın Reddi – Borca Batık Mirasa İcraya İtiraz- SGK’dan Alınan Ölüm Aylığına Mirasın Reddinin Etkisi
 
Hukukumuzda mirasın reddi iki şekilde gerçekleşmektedir. Yasal veya atanmış mirasçılar terekenin intikali üzerine 3 ay içinde mirası reddedebilirler veya ölümü tarihinde mirasbırakanın ödemeden aczi açıkça belli veya resmen tespit edilmiş ise miras hükmen reddedilmiş sayılır (TMK m. 605).
 
Mirası hükmen reddin şartları;
- Terekenin borca batık olması,
- Terekenin borca batık olduğunun açıkça anlaşılması ya da resmen tespit edilmiş olması,
- Terekenin borca batık olmasının mirasın açıldığı anda mevcut olması,
- Mirasın zımnen kabul edilmemiş olması (Kullanma, tasarrufta bulunma vs.),
olup tüm şartların kümülatif olarak bulunması gerekmektedir.
 
Hükmi redde şartların varlığı halinde herhangi bir irade açıklaması aranmaz. Susma kabul anlamına gelmemekte olup karine olarak mirasçının mirası reddettiği varsayılır. Ancak doktrinde mirasçının ileride oluşacak ihtilafları önlemek açısından sulh mahkemesine beyanda bulunmasının faydalı olduğu söylenmektedir. Ayrıca hükmi ret herhangi bir süreye bağlanmamıştır. Bu nedenle herhangi bir tarihte açılan davada veya icra takibinde itiraz olarak ileri sürülebilir.
 
Sonuçlarına bakacak olursak,
- Mirasın reddi mirasçılık sıfatını geçmişe etkili olarak sona erdirir. Miras, mirası reddetmiş olan mirasçı miras bırakandan önce ölmüş gibi paylaştırılır. Mirası reddedenin altsoyu varsa miras payı onlara geçer.
- TMK m. 612 hükmüne göre en yakın yasal mirasçıların tümü ve varsa atanmış mirasçılar da mirası reddederse tasfiye sulh mahkemesince iflas hükümlerine göre yapılır.
- Diğer bir ihtimal, altsoyun tamamının mirası reddetmesi halinde TMK m. 612 hükmüne göre altsoyun miras payının tamamı eşe geçer ve eş tek başına mirasçı olur.
 
Hükmi Reddin Tespiti Davası:
Hükmi reddin tespiti davası, menfi tespit davası niteliğinde olup mahkemece hükmi reddin şartlarının bulunup bulunmadığı tespit edilecektir. Davacı mirası reddetmiş olan mirasçıdır. Davalı tarafta gerçek ret halinde hasım göstermek gerekmez iken hükmi redde ise davalı tereke alacaklılarıdır (2. HD. T. 7.4.2011, E. 2010/16402 K. 2011/6145 “…Terekenin miras bırakanın ölüm tarihinde borca batık olduğunun tespitine ilişkin bu dava alacaklılara karşı açılır…”).
 
Önceden dava değerine göre belirlenmekle birlikte şu anda dava konusu şeyin değeri ne olursa olsun görevli mahkeme Asliye hukuk mahkemesidir (2. HD. T. 18.2.2013, E. 2012/10850 K. 2013/3904 “…6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun yürürlüğe girmesinden sonra açılan terekenin borca batık olduğunun tespitine dair davalarda dava değeri ne olursa olsun
asliye hukuk mahkemesi görevlidir…”).
 
Yetki hususunda da özel bir yetki kuralı öngörülmemiş olup genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin (alacaklının) davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir (HMK. m. 6/I). İspat yükü davacı mirasçı üzerindedir (TMK m. 6). Ayrıca hükmi ret talebi zamanaşımına uğramaz ve hak düşürücü süreye tabi değildir. Hükmî reddin tespiti kararı bütün mirasçılar bakımından sonuç doğurur.
 
Tereke Alacaklılarının Mirasçılara Karşı Takibi:
Mirasçılar miras bırakanın borcundan dolayı tereke alacaklılarının kendilerine karşı açtıkları davalarda hükmi reddi savunma olarak ileri sürebilirler. Ayrıca İİK m. 68/4 hükmü aynen, “Borçlu murisine ait bir alacak için takibedilmekte olup da, terekenin borca batık olduğunu ileri sürerse bu hususta ilam getirmesi için kendisine münasip bir mühlet verilir. Bunun dışında itirazın kaldırılması talebinin kabul veya reddi için ileri sürülen iddia ve savunmalar bekletici mesele yapılamaz.” şeklindedir. Buna göre mirasçılara karşı açılan dava veya icra takiplerinde mirasçılar hükmi reddi bir itiraz olarak ileri sürebilir. Bunun için mirasçıya bu konuda ilam getirmesi için uygun bir süre verilecektir.
 
Miras bırakanın alacaklılarının korunmasına ilişkin TMK 617 ve 618 hükmüne göre, borca batık bir mirası reddeden mirasçı, Miras bırakanın ölümünden önceki beş yıl içinde, denkleştirmeye tabi bir kazandırma almışsa bu miktardan, tereke alacaklılarına karşı paylaşmada geri vermekle yükümlü olduğu değerle sorumlu olur. TMK 618/3’e göre kötü niyetli mirasçı geri vermekle yükümlü olduğu kazandırmanın tam değeri ile sorumlu olurken; iyi niyetli mirasçı sadece sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre sorumlu olur.
 
SGK’dan Alınan Ölüm Aylığına Mirasın Reddinin Etkisi:
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu m. 3/7 hak sahibi olarak “Sigortalının veya sürekli iş göremezlik geliri ile malûllük, vazife malûllüğü veya yaşlılık aylığı almakta olanların ölümü halinde, gelir veya aylık bağlanmasına veya toptan ödeme yapılmasına hak kazanan eş, çocuk, ana ve babası” şeklinde tanımlanmış olup ilgili mevzuatta hak sahibi olabilmek için mirası reddetmemiş olma şeklinde bir şart sayılmamıştır. Ölüm aylığı murisin malvarlığına-terekeye dâhil olan bir aylık olmayıp, murisin ölümüyle birlikte doğrudan mirasçılarına tanınan bir haktır. Ölüm aylığı mirastan bağımsız olarak doğrudan mirasçılara tanınan bir hak olduğundan, mirasçılar mirası reddetseler dahi bu ölüm aylığını alabilirler. Sebebi ise emekli maaşının ölenin yıllar boyunca devlete yatırdığı primler ile hak kazandığı bir ödeme olması ve miras kapsamına girmeden doğrudan mirasçılar üzerinde devam eden bir alacak hakkı olarak kabul edilmesidir. Emekli maaşı (ölüm aylığı) burada miras kapsamına girmeden el değiştirmektedir. Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 2005/230073 Esas, 2005/26042 K. ve 26.12.2005 Tarihli kararına göre “Borçluların murislerinden kendilerine bağlanan maaşı sahiplenmeleri Türk Medeni Kanunu’nun 605. maddesi uyarınca murisin mirasını reddetmelerine engel teşkil etmez. Zira, murisin herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşundan almakta olduğu maaşı terekesine dahil değildir.” hükmü ile açıkça emekli maaşı miras terekesine dahil edilmemiştir.
 
Av. Ömer Faruk UÇAR
Ara